Son yıllarda İskandinav sinemasına ayrı bir ilgimin olduğunu ve en sevdiğim yönetmenin de yine İskandinav yönetmenlerden olan Nicholas Winding Refn olduğunu yazılarda çokça belirttiğimi hatırlıyorum. Aslında yakın bir kültürümüz yok. En sevdiğim yapımlar genelde Türk sinemasından çıkıyor ki bunun sebebi de bizden olması. Ne kadar yakınsa o kadar güzel geliyor.…
Yorum BırakEtiket: cannes
Leyla Yılmaz’ın yazıp yönettiği 2019 yapımı film olan Bilmemek, soru işaretlerinin arasından bir öykü çıkararak izleyicisini bir bilinmezliğin içerisine atıyor. 17 yaşında su topu sporcusu olan Umut, bir yandan üniversite sınavına hazırlanırken, bir yandan da Amerika’da su topu sporu vasıtasıyla üniversite bursu kovalamaya çalışan fazlasıyla baskı altında bir genç. Babası…
Yorum BırakJaponya sinemasına genç yaşında yeni bir soluk getiren ve kendine has bir anlatım tarzı geliştiren yönetmen Ryusuke Hamaguchi’nin bu sene ekranlara taşıdığı 9. uzun metraj filmi Drive My Car, sene boyunca katıldığı tüm festivallerden fazlasıyla yüksek notlar alan bir Haruki Murakami uyarlaması. Daha önce de Burning filmiyle kısa öykülerinden birisi…
Yorum BırakSonuç olarak Paris, 13th District iç ısıtan bir öykü anlatmak isterken fazlasıyla soğuk kalmış, Paris je t’aime olmak isterken Paris je t’aime’nin sadece birkaç dakikalık kısmı olabilmiş, ne romantizme ne de sinemaya yeni hiçbir şey söyleyemeyen çiğ, sıkıcı, klişe ve kendini bulamamış bir film. Audiard sineması Dheepan ile girdiği bunalımdan hala çıkabilmiş değil ve belki de bunun sebebi artık Audiard’ın anlatacak yeni hiçbir şey bulamamasına rağmen film çekmeye devam edişi… Böyle olunca da, ortaya sadece entellerin, festivallerin de Fransız sineması aşıklarının Kavak Yelleri olabilecek kadar basit ve risksiz bir yapım çıkıyor.
Yorum Bırak2021 Cannes Film Festivali’nden Jüri Büyük Ödülü ile evine dönen Compartment No. 6, daha önce de örneğini gördüğümüz sıcak bir yol filmi. Ödüllere alışık Finlandiyalı yönetmen Juho Kuosmanen’e ait film aslında Rosa Liksom’a ait aynı adlı bir romandan uyarlama. Konusuna kısaca bakacak olursakLaura adlı bir arkeoloji öğrencisi tez hocası ve…
Yorum BırakLamb, 2021 yılı boyunca dünya çapındaki çeşitli festivallerde beklentileri aşarak fazlasıyla ödül toplayan tipik bir İskandinav sineması örneği. Valdimar Johannsson’un yönetmenliğini üstlendiği bu film, soğuk ve tedirgin bir ilişkileri bulunan bir çiftin dağ evindeki rutin yaşamlarına bir gün yepyeni bir üyenin katılmasıyla değişen hayatlarını konu ediniyor. İskandinav sinemasının adeta artık…
Yorum Bırakİşte sinemanın neden güzel olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatan bir film. Özellikle 2015’ler sonrasında daha da belirgin hale gelen Avrupa’nın dertsizlik sorunu (anlatacak yeni bir şeylerinin olmamasından ötürü sıkışıp kalmış, defalarca farklı şekillerde işlenmiş dramatik öyküleri), sinemasına da yansımışken özellikle en çok yalpalayan sinemalardan olan Fransız sinemasından sinemayı yeniden…
Yorum BırakDanimarkalı yönetmen Joachim Trier’in bu sene bizlerle buluşan son filmi The Worst Person in the World iddialı ve ilgi çekici isim seçimiyle aslında hikaye yapısı hakkında bizlere hiç ipucu vermeyen bir yapım. Dünyanın en kötü insanı, aslında fazlasıyla kişisel, ikili ilişkilere sırtını yaslayan bir karakter öyküsü. Julie, 30 yaşına girmek…
Yorum BırakSonuç olarak Druk son zamanların izlenmesi gereken başarılı işlerinden. Samimiyet, eğlence, hüzün hepsini bir arada sunan ve yönetmenin bütün işlerini radarınıza almanızı sağlayan oldukça kaliteli bir film.
Tek YorumBir sonraki sinema projesi gelene kadar Nicolas Winding Refn ve onun inanılmaz yetenekli ekibi hakkında fikir sahibi olmak isterseniz mutlaka izlemenizi öneririm.
Yorum Bırak