İçeriğe geç →

TWIN PEAKS 3.SEZON 3.BÖLÜM – İNCELEME

İlk iki bölümün beyin yakıcılığından sonra izlediğim üçüncü bölüm, onlara göre daha az yorucuydu. Bölüm genelde Cooper’ın Siyah ve Beyaz localardan kaçışı üzerineydi fakat Cooper’a gelmeden önce onun dış dünyadaki yıkımlarıma bakmak istiyorum.

Cooper’ın kötü ikizinin bu bölüm Siyah Loca’ya döneceğini önceki bölümlerde öğrenmiştik. Bu bölümde bize gösterilen bir başka şey de Cooper’ın, bir başka bedende Amerika’nın bir yerlerinde başka bir hayata başlamış ve burada da ortalığı karıştırmış oluşu.

İsmi Dougie olan bu klonda dikkatimizi çeken şey sol kolunun çalışmadığı. Tıpkı Phillip Gerard karakterinin ikinci kişiliği olan Mike’nin koluna olanlar gibi. Buradan da Dougie’nin gerçekten de Cooper’ın bir kişiliği-klonu olduğunu anlayabiliriz. Localarda da durum oldukça karışık. Cooper, Mike’nin de yardımlarıyla geri dönmeye hazır. Fakat bir David Lynch yapımında hiçbir şey bize söylendiği kadar kolay gerçekleşmez.. Cooper Localardan çıktığı an; kötü ikizin arabasının içinde feci şekilde kendini kaybettiğini, Dougie’nin ise bir prizin içinden dünyadan gittiğini izliyoruz. Bir de bir dizi Stanley Kubrick tadında geçen uzay sahnelerinde kaybolan Cooper var. Cooper’ın dünyaya dönüş süreci oldukça problemli. Girdiği bir ortamda kör bir kadın tarafından çeşitli çabalar sonucu kurtarılmaya çalışılıyor.

Buralarda Lynch’in ünlü yakın plan gerilim sahnelerini izliyoruz. Copper’ın mimiklerine odaklanılıyor ve hiç de kısa olmayan bir sürede, iki farklı kadının farklı çabalayışları ile Cooper, Dougie’nin dünyasına onun çıktığı prizden giriş yapıyor. Hayata dönen Cooper, henüz hiçbir şeyin farkında değil gibi görünüyor. Sebebi de sanırım bedensel esaretten kurtulsa da zihninin hala 25 yıl kaldığı Localardan kolay kopamaması. Coper’ı Dougie sanan kız arkadaşı ise onun bir işi tamamlaması gerektiğini söyleyerek Cooper’ı bir kumarhaneye bırakıyor. Hellooo-oo.

Cooper’ın gelişiyle birlikte Localara dönen Dougie’nin tutmayan sol kolu da yavaş yavaş erimeye başlıyor ve parmağındaki yüzük yere düşüyor. Dougie’nin kendisi de yok olup altın renkli bir inci tanesine dönüşüyor. Yüzük ve inciyi ise o anda Localarda bulunan Mike alıyor ve yüzüğü bir masaya bırakıyor. Masanın alt kısmı bana istiridyeyi anımsattı ama dediğim gibi David Lynch yüzünden yine kafam karışmış olabilir.

Cooper her iki dünyada da ortalığı karıştırırken biz de tanıdık yüzleri görmeye devam ediyoruz. Gordon Cole sonunda o ünlü duyma problemini biraz çözmüş. David Lynch’i yeniden ekranda görmek bir harika. Bize yeniden ‘Cooper’ın amiri de ancak o olurdu’ dedirtti.

Gordon Cole ve Albert Rosenfield yeniden birlikte ve Cooper’ı arıyorlar(bu arada Albert’i canlandıran ünlü oyuncu Miguel Ferrer de 2017’nin başlarında 61 yaşındayken hayata veda etmişti). 25 yıldır kayıp olan Dale Cooper’ı araştırmak için ekip topladıklarını, onu aramaktan hiç vazgeçmediklerini de öğrendik. Cole, bu sahneden bir diğer FBI ajanı olan Tammy’den New York’ta bulduklarını onlara anlatmasını istiyor ve önceki bölümlerdeki cam kutuya yeniden odaklanıyoruz. Tammy onlara cam kutunun içinde birden beliren fakat çok fazla görüntüsü alınamayan bir cisimden ve bu cismin odadaki iki kişiyi feci şekilde öldürmesinden bahsediyor.

FBI ajanı Tammy’nin arka planındaki Franz Kafka portresi de dikkatimi çekti. Söz konusu yönetmenin David Lynch olduğunu ve kafa karıştırma konusunda takıntılı kişiliğini bildiğimden portreden bir anlam çıkarmalı mıyız emin değilim. İleriki bölümlerde daha detaylı bir sonuca varırsam incelemelere yazacağım.

Fark ettiğiniz üzere Cooper’ın ‘yokluğu’ bile ortalığı bir hayli fazla karıştırdığı için, 1990’larda sadece Twin Peaks’le sınırlı olan araştırma sahası bu sezonda geniş yerlere dağılmış durumda. Tammy’nin verdiği bilgilerden sonra bir telefon geliyor. Telefon Cooper’ın bir yerlerde bulunduğu yönünde. Bu bilgi ne kadar doğru bilmiyorum. Otobanda kendini kaybeden kötü ikiz fikri de hala beni korkutmuyor değil; fakat Cooper’ın ortalıkta kimliksiz ve dilsiz gibi dolaşması ve bir kumarhaneyi birbirine katmasından sonra gerçekten dikkat çekmiş olabileceği de aşikar.

Twin Peaks’te de ortalık hala karışık durumda. Hawk hala Margaret’ten gelen haberle Cooper’ı aramaya ve aratmaya devam ediyor gibi görünüyor.

Bu bölümü de izledikten sonra kötü ikizi içerecek bir senaryoyla ilgili düşüncem devam etti. Dougie’nin de halkaya katılmasıyla genişleyen Cooper klanı işi umarım bu bölümde son bulur. Çünkü 3 saatlik dizi izlememize rağmen, konu olarak hala bir arpa boyu yol kat edilemediği kanısındayım.

  • 9/10
    Yönetmenlik - 9/10
  • 9/10
    Sinematografi - 9/10
  • 7/10
    Diyaloglar - 7/10
  • 9/10
    Oyunculuklar - 9/10
  • 7/10
    Senaryo - 7/10
  • 7/10
    Kurgu - 7/10
8/10

Özet

+Mükemmel yönetmenlik
+Kaliteli efektler
+Kaliteli oyunculuk
+İlk 2 bölüme göre daha çok toparlanan konu
-Konunun kısır döngüye girişi
-Bazı sahnelerin yine şırı anlamsız derecede uzun oluşu(Cooper’ın dönüş sahneleri)
-3 bölüm boyunca elimize geçen tek şeyin Cooper’ın dönüş çabaları olması

Kategori: İncelemeler Dizi İncelemeleri

Yorumlar

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir