İçeriğe geç →

VICTORIA – İNCELEME

Baştan söylüyorum: Bu yazıda olumsuz hiçbir şey göremeyeceksiniz. Çünkü Victoria inanılmaz bir film. Bir sanat eseri. 2.5 saatlik bir şölen.

Alman bağımsız yönetmen Sebastian Schipper’in bu güzide yapımı Victoria bizleri filme adını veren Victoria karakterinin İspanya’dan Berlin’e yaşamak için gelmesinin ardından, bir barda çalışırken tanıştığı birkaç Alman genciyle yaşadığı unutulmaz geceyi, daha doğrusu saatleri anlatıyor. Film, gerçek zamanlı bir şekilde çekilmiş olmasıyla daha izlemeden bizleri heyecanlandırıyor. Şöyle ki, film boyunca tek bir sekans izliyoruz, Birdman filmi gibi birçok örneğine de tanık olduğumuz gibi, ve de film tam olarak süresi kadarlık bir zamanı anlatıyor. Yani 2.5 saatlik bir filmde, Victoria’nın geçirdiği 2.5 saati izliyoruz.

Bu Alman gençleriyle başlarda saf eğlence üzerinden keyifli dakikalar geçiren Victoria, içlerinden bir Alman ile yakınlaşınca ve de samimiyeti de artınca, hiç de burnunu sokmak istemediği bir suç öyküsünün içerisinde buluveriyor kendini. Film, genel anlamıyla bir suç öyküsü. Ancak bu suç öyküsü o kadar kasıtlı bir amatörlükle anlatılıyor ki, izleyici bizzat kendisi de, kamera vesilesiyle kendisini Victoria’nın tehlikeli yolculuğunun içerisinde buluyor. Yaratılan karakterlerin, kelimenin tam anlamıyla ‘gerçek’ olması izlediklerimizi birer sahne olmaktan çıkarıp, adeta bir anı haline dönüştürüyor. Bu kelimelere sığmayacak doğallığın filme kattığı hava o kadar pozitif ki, filmin izleyiciye aktarmak istediği her duygu hiç de kasmadan seyircinin içinde zaten canlanıyor. Çünkü daha önce de dediğim gibi, Victoria önde, biz arkada tehlikeli bir yolculuktayız zaten. Victoria bir film değil, kameraya aldığımız bir anı.

Hatta, Schipper bu gerçekçiliğin o kadar sıkı takipçisi ki, filmi tam olarak 3 defa çekiyor ve içlerinden en güzel olanı montajlamayıp yayınlıyor. Bir sahnede, Victoria dönmesi gereken sokağa dönmeyip de prodüksiyon ekibinin olduğu sokağa döndüğünde bu telaşı oyuncuların gözünden ve de kameramanın ustaca durumu kurtarışından anlıyoruz ve filmin doğallığı içerisinde bu sahnenin çok güzel eritiliyor olması bile bu filmi tam anlamıyla bir BAŞYAPIT yapıyor.

Amatör kamerayla yakın plan çekimlere odaklanan Schipper, filmdeki yerinde ve abartısız ses kullanımıyla da bizlerin takdirini kazanıyor. Gösterişsiz, ne anlatmak istediğini bilen, klişelerden uzak oldukça derin bir olay örgüsünün içerisinde sürükleniyoruz film boyunca. Hiçbir şey abartılmıyor, film hikayesini anlatmakta acele etmiyor ve her şey olması gerektiği gibi gelişiyor. Oyuncular filmin çoğunda doğaçlama diyaloglarla filmi o kadar güzel süslüyor ki, bu anlamda da kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Yıllar boyunca aradığımız, gerçekçi bir suç öyküsünü bu kadar güçlü bir anlatımla izliyor olmamız bizleri mest etmekle kalmıyor, Schipper’in bir sonraki filmleri için de sabırsızlıkla bekletiyor. Harika bir hikaye anlatımı, kusursuz bir gelişme ve final, inanılmaz oyunculuklar, mükemmel kamera kullanımı…

Üzerinde yıllarca konuşulabilecek, olumsuz hiçbir şey söyleyemeyeceğimiz, gerçek, harika, duygusal, tehlikeli bir sanat eseriyle karşı karşıyayız. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Tartışmasız zirveye oynayan kült bir film.

  • 10/10
    Yönetmenlik - 10/10
  • 10/10
    Kamera - 10/10
  • 10/10
    Senaryo - 10/10
  • 10/10
    Oyunculuk - 10/10
  • 10/10
    Kurgu - 10/10
10/10

Özet

İnanılmaz bir film.

Kategori: İncelemeler Film İncelemeleri

Yorumlar

  1. […] bölümde biraz farklı formatta bir timsah ve onun gözyaşları var. İncelemesini yaptığımız Victoria gibi, sadece onun 15 yıla yayılmış hali; 15 yıl sonrasıysa tamamen kan gölü. Bir insanın […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir