İçeriğe geç →

AVENGERS: ENDGAME – İNCELEME

Spoiler içerir.

Avengers: Endgame Senaryo

Etkileyici, Infinity War’da biraz olsun bulabilinen bir ciddiyetle filme giriş yapmak lazımdır. Bu yüzden de önceki filmin etkilerini hatırlatarak Clint’in ailesinin yok oluşunu izleriz. Duygulu bir sahne olsundur.

Hemen ardından da ‘merak etmeyin film 7 yaş üzerine hitap ediyor savaş kazanılacak’ bilgisini yüzümüze tokat gibi vuran bir başlangıç fon müziği eşliğinde takımın amblemi gösterilsindir. Harry Potter serisi bile ilerledikçe giriş fonunu karanlık hale getirmeyi akıl etmiştir ama Avengers için bu hiç sorun değildir. Çünkü bu koskoca 20 küsür filmli Avengers’tır ve ince detaylardan sona ulaşabilineceği kimsenin umrunda olmaz.

Tony Stark ölmek üzereyken birkaç ay önce milyon dolarlık filmi vizyona giren Captain Marvel onu kurtarır; neticede film boyunca tek misyonu budur ve harcanan yüz milyonlarca dolar en azından boşa gitmemiş olacaktır.

Espri, espri, espri, bolca espri. Sanki dünyanın ağzına biz sıçmışız gibi.

Tony Stark, Dünya’ya döndükten sonra Captain Marvel’ın gazıyla Thanos’u öldürmeye giderler ama o da nedir: Thanos Siddartha gibi dolaşmaktadır ve taşları çoktan yok etmiştir. (Senarist 1: Of şimdi kurguyu çok karıştırabiliriz; Thanos öldü gibi gösteririz de ilerde tekrar dirilir ama öyle gerçek manada dirilmez, falan filan… / Senarist 2: Aynen, harika olur böyle yazalım.) Thanos’u öldürürler, hem de çok basitçe.

Espri, espri espri, bolca espri.

Taşların yok olduğuna dair kesinlikle ikna olan ekibimiz (çünkü bir zamanlar Thanos’un yanında savaş veren Thanos’un kızı babasının yalan söylemeyeceğini söylemiştir; gayet yeterli bir sebeptir) olaysız dağılır ve hayatına devam eder.

Espri, espri, espri, zaman atlamalarında mutlaka olması gereken saç rengi ve modeli değişimi. (Senarist 2: Böyle çok cıvık olmuyor mu ya? / Senarist 1: Marvel’ın olayı bu kardeşim, devam et, millet gülüyor. / Senarist 2: Doğru, tüm ciddiyetin ağzına edebiliriz, Thanos Mhanos çok ciddi oldu ya… Yapıştıralım gitsin. Marvel deriz sorarlarsa, gazlı mazlı trailer yayınladık ama olsun…)

Sonra yine adına milyon dolarlar dökülen Ant Man devreye girer ve bir şekilde çözümün kendisinde olduğunu iddia eder. Son zamanların son derece popülerleşmiş bilim kurgu ögeleriyle “çok karmaşık bir şey ama harika bir şey, zamanda yolculuk gibi bir şey” açıklamalarını yapar ve kimsenin aklına gelmeyen geçmişe gidip taşları alma fikrini ortaya atar! Kuantum muantum araya Vikipedi’den kopyala yapıştır diyaloglar serpiştirilir. Kimse anlamaz asla araştırma yapılmaz ve Back to the Future filmi kuantum ve dünyayı kurtarma görevi için temel kaynak olarak ele alınır.

Espri espri espri.

Tabii ki herbokolog Tony Stark kuantumdan da zamandan da uzaydan da anlayan yegane kişidir ve “o iş öyle olmaz kardeşim, böyle yapacaksınız” diyerek hemen bir zaman makinesi icat eder. Bu arada Kaptan Marvel da “Benim çok işim var siz halledersiniz” diyerek evrenin derinliklerinde kaybolur. (Kimse de sormaz ‘Sen misin bu memleketin zaptiyesi*’ diye. ) Evet, Marvel evreninin en güçlü karakteri olabilir ama çok meşguldur. Böylesine önemli bir mevzu için bile gelemez; gelmesi teklif dahi edilemez. Edilse bile hemen laf sokmaya başlar. Belki filmin son 20 dakikasında bir görünür, ona daha karar verilmemiştir.

Espriler, şakalar, komiklikler.

Ultra süper zekice dahiyane bir plan kurar süper kahramanlarımız; ama tabii ki izleyici bu planın herhangi bir adımına dahil edilmez. Çünkü izleyici aptaldır ve ona ne verilirse izlemek zorunda olan bir koyun olarak görülür. Ultra zekice süper dahiyane detaylı incelikli bu manyak plana güvenmeleri yeterlidir.

Aşırı komik espriler, harika şakalar ve üst düzey; eski filmlere göndermeli popüler kültür soslu harika mizahlar. (Ve önüne sunulan bu espirilere gülen seyirci kitlesi.)

Grup parçalara bölünerek taşları bulmaya gider. Bazı gruplar aşırı güçlü kalır (mesela Kaptan Amerika ve Iron Man aynı yere gider falan filan…) Ruh taşını alırken birisinin öleceği bilindiği halde bilmiyormuş gibi yapılır Nat ve Clint arasında mutlaka Budapeşte diyaloğu geçer, fedakarlık sahnelerini izleriz. Duygulu anlardır, yerseniz. (Geçmişi bildikleri halde bu kadar sıçmaları inanılmaz kötü; bilmeden spontan bir şekilde yanlışlıkla gitseler de aynı olaylar yaşanırdı muhtemelen.)

Thanos’un geçmişte x yerinde taşı aradığını bildikleri halde oraya ekibin en zayıf halkası olan Thanos’un kızını bir başına (güçlü karakterlerin hiçbiri olmaksızın) yollarlar ki Thanos bir şekilde olaya dahil olsundur. Çünkü filmin başında izleyicilere “of vay anasını süper harika” dedirtebilmek için kafasını uçurmuşuzdur.

Taş alındıktan sonraki geri dönüş anında Nebula geri dönmez zamanda hapsolur ve bu arada bir sürü olay sonucu eski Nebula yenisinin yerine casus olarak konur. Bu arada Nebula’nın yanındaki War Machine onun yokluğunu yolculuk boyu fark etmez. Daha önce diğerlerinin yan yana zamanda geri gidişini keşke göstermeselerdi de biraz inansaydık diye düşünülür; fakat hiç önemli değildir.

Komikliklerle, şakalarla, “aha şimdi nolacak sıçtılar”larla ve savaşın ortasında en önemli yerlerdeki nostaljik karakter sarılmaları ve bakışmalarıyla taşları 30-40dk’da toplarlar. Fakat bu arada ‘kendi geçmişinizle tek kelime konuşmayın’ öğüdü o kadar balon hale gelmiştir ki; bırakın konuşmayı, karakterlerimiz resmen geçmişin içine etmişlerdir. Arada mizahlar, nostaljiler, zaman yolculuğu sosları falan filan vardır; 3 saat film sonuçta.

Bu arada ultra süper manyakça dahiyane harika planlarında eldiveni icat etmeye kadar ilerlemelerine rağmen kimin takacağına karar vermemişlerdir. Onu da araya kaynatarak tatlıya bağlayıverirler. Böylesine önemli bir mevzuda bile haşmetli Captain Marvel hala ortalıkta yoktur.

Espriler, şakalar, komiklikler, plot twist hazırlıklı mutluluk anları.

Thanos beklenen üzere olaya dahil olur; gruba Nebula’nın eski halini casus olarak sokar. Kimse bu casustan şüphelenmez ve bu da Thanos Freud’un ‘kibirliler şüphelenmez bla bla bla’ tarzı bir özdeyişiyle seyirciye hemen açıklanır. Grup tam mutlu oldum derken -ki bu mutluluk ve insanların geri dönmesinin ardındaki hikaye inanılmaz usta bir biçimde elimine edilir- bütün dünyaları yıkılır. Thanos katilama gelir. Captain Marvel hala ortalıkta yoktur. Onun yerine çizgi filmden fırlamışçasına bıçak şov şeklinde beliren saçma kahramanlar ya da değişik dilleriyle birbirlerini gaza getiren panter ailesi catwalk yaparak gelmiştir. Thanos da bu arada saldırmak yerine yerinde durarak gelen kahramanları izlemektedir.

Öküz gibi kavga kopar. Bu arada saniyelik anlarda çeşitli ittifaklar kurulur ve herkes birbirine hemen güvenir. Eldiven bir oraya bir buraya savrulur ve Thanos’un alması için muazzam fırsatlar ortaya çıkar. Ortamda uçan at vardır fakar eldiveni Spiderman taşımaya çalışır. 30 karakter asla birleşip Thanos’a saldırmaz ve hepsi afilli laf edip sevdiğinin intikamıni almak için saldırma sırasını bekler. Sonra Captain Marvel teşrif edip Thanos’un gemisinin içinden geçer, Spiderman’e savaşın ortasında kur yapar fakat Thanos’a gelince o da kediye döner. Önceki filmde eldivenli haliyle bile Thor’dan dayak yiyen Thanos bu filmde çizik bile almaz. Neymiş bu Thanos’dur. (Senarist 1: Arada Thanos’a iyi laflar söyletelim, anlamlı olmalarına gerek yok izleyici zaten karizma görür. / Senarist 2: İyi dedin.)

Espriler şakalar.

Süper görsel efektler, gaz müzikler, aksiyon sahnelerindeki iyi sinematografi ve kamera kullanımı.

Spider-Man falan şöyle bir ortalıkta dolansın ve mutlaka espiri yapsındır. (Kaç yüz bin dolar para alıyor neticede.)

Thanos eldiveni takmaya çalışsındır.

Karşısına çıkan herkes başarısız olsundur.

Tam takacakken Doktor Strange’den gazı alan Tony Stark gelsindir.

Taşları bir şekilde (?) alsındır.

Parmak şıklatsındır. (Burda da niyet devreye girmelidir. Kötü ve iyi karakterler işi beyinlerinde bitirip ona göre parmak şıklattığı için evren ona göre şekillensin ve insanlarla habire oyun oynansındır.)

Thanos klişe bir şekilde en son ölsündür. Daha doğrusu önceki filmdekiler gibi her an geri döndürülebilecek şekilde tozlaşsındır.

Tony Stark saçma sapan şekilde boş yere sırf ölmek için ölsündür.

Kaptan Amerika, geçmişin değiştirilemeyeceğini iddia ettikleri halde geçmişte kalmayı seçsindir. (Tıpkı Thor’un baltasını geçmişten getirmesi ve eski halini baltasız bırakması saçmalığı ya da Loki’nin bir anlık geri zekalılık sonucu yok olması gibi Captain America da türlü saçmalık ve saç modeli değişimi ardından filme bir saçmalık daha eklesindir.)

Espriler şakalar falan filan.

Mutsuz son. (? Thanos ölür, evren eski haline döner, herkes sevdiğine kavuşsundur, evrende düşman kalmasındır ama yine de mutsuz sondur. Çünkü Hz. Tony Stark ölmüştür. Nat ölmüştür. Son söz bükücü Captain Amerika’mız ise emekli olmuştur.)

Puan
  • 5/10
    Yönetmenlik - 5/10
  • 4/10
    Senaryo - 4/10
  • 7.5/10
    Sinematografi - 7.5/10
  • 3/10
    Kurgu - 3/10
  • 6/10
    Oyunculuk - 6/10
  • 7.5/10
    Ses / Müzik / Görsel Efektler - 7.5/10
5.5/10

Özet

Infinity War filmini mezara gömen, rezalet ötesi bir ‘büyük’ final filmi. 

Kategori: Film İncelemeleri İncelemeler

6 Yorum

  1. Furkan Furkan

    Bugün sizi keşfettim incelemeleriniz gerçekten hoşuma gitti takipteyim başarılar.

    • Akın Arslan Akın Arslan

      Teşekkür ederiz. 🙂

  2. MEM MEM

    Uf gördüğüm en boş eleştiri yazılarından birisi. İnsan bir açar bakar şuraya yazdıklarına. Bu adamlar bunları neden yapmış, bunları nasıl bağlamışlar filan diye. Filmi bomboş izleyip, kütük gibi yorumamışsın tebrikler. Film kusursuz değil fakat senin buraya yazdığın birçok şeyin elle tutulur yanı bile yok. Özellikle şu geçmiş olaylarını algılayamamışsın bile. Captan zaten zamanda yolculuğa çıkarken geçmişte açtıkları bütün eksikleri gidermeye gidiyor. Kuantum alanında zaman diye bir şey yok ama sen gelmiş War Machine nasıl farketmedi diyorsun 😀 IronMan boşa öldü falan filan. Filme yapılacak eleştiriden daha fazlası şu yazıya yapılır.

    • Akın Arslan Akın Arslan

      Görüşünüzü belirttiğiniz için teşekkürler fakat katıldığımızı söyleyemeyiz. 🙂

  3. Markopaşa Markopaşa

    Akın arslan lütfen eleştiri nedir eleştirmen ne yapar bunları öğren yaşa sindir sonra yaz eleştirini, anladık filmi beğenmedin ama eleştirinin de bir ölçüsü var. Eleştirirken boktan püsürükten cümleler kurarak yeni tarz eleştiri kültürü mü yaratmaya çalışıyorsun ne bileyim post modern eleştiri tarzı falan mı bu?

    • Akın Arslan Akın Arslan

      Teşekkürler görüş belirttiğiniz için. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir