İçeriğe geç →

BATMAN v SUPERMAN – İNCELEME

Batman v Superman, Zack Snyder tarafından Man of Steel’in devamı olarak çekilen ve duyduğum ilk andan itibaren beni heyecanlandıran bir film olmuştu. Fazla hayal kırıklığına uğramadım ama filmi göklere de çıkaramayacağım. Zack Snyder sadece Watchmen filmini çok beğendiğim bir karakter. Olur olmaz her filme sırf kendi tarzını oluşturabilmek adına kattığı aşırı yoğun karanlık ve boğucu hava bir süre sonra beni hep boğar ve gereksiz olduğunu düşünürüm. Man of Steel de fazla beğendiğim bir film olmadı sebep olarak da çok kopuk, başı sonu olmayan ve takip etmekte zorlandığım hikaye, isminin sırf orijinal olması adına Superman değil de The Dark Knight’a özenilerek kahramanın lakabı olması, Superman’dan bariz şekilde daha yaşlı görünen ve çizgi romandaki güçlü Louis Lane karakterini filmde yine ağlak hale getirmeyi başaran Amy Adams sayılabilir.

Batman v Superman’de tıpkı Injustice’te olduğu gibi başlarda iki kahraman birbirine düşürülüyor başka sebeplerle. Her ikisi de birbirine birer zorba olarak yansıtılıyor ve hiçbir taraf gerçekleri araştırmıyor. Düşmanlığı körükleyen, besleyen en önemli isim ise Alexander Luthor. Lex Luthor, Superman’in son derece zeki olan büyük bir düşmanı. Çizgi romandakinden biraz farklı halde. Fazla ciddi değil ve fiziksel olarak da oldukça silik özellikleri var. Maalesef The Dark Knight’taki Joker’e benzetilme olayı bu filmde Luthor’un başına gelmiş. Kel olmasıyla tanıdığımız Luthor başlarda kısmen uzun saçlı.

     

Superman halk tarafından yaşadığı çevrede ve dünyanın büyük bir bölümünde bir tanrı olarak görülüyor fakat filmin başında yaptığı bir hareketin bedelini Luthor’un komplolarıyla ödemek zorunda kalıyor. Batman ise bu filmde ilk kez ortaya çıktığı için detaylıca anlatılmış. Superman ne kadar bir tanrıyı temsil ediyorsa, Batman de insanlığı temsil eden bir kahraman.

Filmin ilk yarısında iki kahramanın düşmanlığı altından bize tanrı-insan karşılaştırılması ve özellikleri anlatılıyor. Alt metin çok güzel. İki kahramanı birbirine düşüren Luthor’un ‘Man vs God’ ile biten cümlesi durumu özetler nitelikte. Filmi ilk yarı ve ikinci yarı olarak incelemek istiyorum. İlk yarı, sohbet ettiğim çoğu insan tarafından olaysız, sıkıcı bulunmuş ve sevilmemiş. Süper kahraman filmlerinde mutlaka savaş olmalı fikrinden yola çıkan her film benim gözümde yalnızca gişe yapmak için piyasaya sürülen çalışma niteliğinde. O yüzden bu filmin ilk yarısı bana göre muazzamdı. Karakterleri tanıttı, onları sorgulattı, insanın tanrı olarak gösterilen Superman’le savaşını gözler önüne serdi ve Superman ya da Batman her zaman doğruyu mu yapar sorusunu sordurttu.

Ara ara hikayeye gizemli bir kadın karakter girdi. Sonradan Bruce Wayne’nin araştırmaları sonucu onun Diana Prince-Wonder Woman olduğunu öğrendik. Gördüğümüz fotoğraf da bize Wonder Woman’ın kendi filminin de çıkacağını gösterdi-ki zaten film bu yaz çıktı (incelemesini de yapmıştım).

İkinci yarı inanılmaz basit, ilk yarıda yükselttiği çıtayı hızla düşüren bir haldeydi bence. Bir buçuk saat boyunca sürekli son derece yıkıcı ve katı savaş halinde olan Batman ve Superman’in ‘Martha’ lafıyla aniden barışmaları sanırım acemice aceleye getirilen bir olaydı. Yıllarca unutulmayacak kadar komik bir sahneydi açıkçası. Doomsday’in ortaya çıkışından sonra efektlerin kalitesi düştü ve film birden ağır havasından çıkıp çocuk filmi haline geldi. Batmen ve Superman’e son anda yardım etmeye karar veren Wonder Woman’ın kostümü de çok komikti. Diğerlerinin ağır kostümlerinin yanında sirk cambazı gibiydi bana göre.

Yönetmenlik ilk yarıda güzeldi. Zack Snyder bu sefer karanlığı iyi kullanmış ve harika bir Gotham havası yakalamış. Batman’e yakışan ağır, ciddi ve kasvetli bir şehir olmuş. İlk yarıdaki çekimler, şehirlerin havası, alt metin, verilmek istenen tanrı-insan çatışması mesajı çok güzeldi. Çekimler ikinci yarıdan çok daha güzel ve karanlıktı bu sayede karakterleri tanıtma kısmının biraz daha ciddiyet kazandığını düşünüyorum. İkinci yarıda herhangi bir aksiyon filminde olduğu gibi klasik kavga savaş sahneleri izledik. Doomsday ortaya çıktıktan sonraki efektler çocuk filmi halini aldı. Müzikler çok aklımda kalmamış belki de ben beğenemedim.

Oyunculuklara gelmek istiyorum. Ben Affleck’in Batman’ini beğendim. Oldukça ciddi, karanlık, tatsız tuzsuz Batman halini harika yansıtmış. Batman benim en sevdiğim çizgi roman kahramanı ve bu yüzden ince eleyip sık dokuyarak izleyip okuyorum. Tek sevmediğim şey yaşlı olması. The Dark Knight Returns filmi çekilse ve Affleck o filmde oynasa daha çok yakışırmış. Hala en sevdiğim Batman Christian Bale ama Ben Affleck de harika bir Batman olmuş. Henry Cavill’i Superman olarak beğeniyorum. Superman, Batman kadar ciddi bir karakter değil ama yeri geldiğinde ne kadar ciddi olabileceğini Cavill bize çok iyi gösterdi. Wonder Woman çok komikti. Gizemli olmaya çalışıp beceremeyen halleriyle, kıyafetiyle ve Gal Gadot’un acemi oyunculuğuyla baştan aşağı başarısızdı. Jesse Eisenberg’in Lex Luthor’u çok kötüydü. Joker özentisiydi. Yürüyüşü, saçları, konuşmaları.. Çizgi romandan bağımsız bir Luthor yapmak istemişler sanırım ama hiçbir karizmatikliği yoktu. Forever Evil’deki gibi olmasına gerek yok ama bu şekilde Joker özentisi de olmamalıydı. Sevmediğim diğer karakter de Alfred. Batman’de baba figürü olması gereken naif Alfred’i çok yanlış anlamış olacaklar ki, bu naifliği izleyiciye aktarırken daha çok kadınsı özelliklerini ortaya çıkarmışlar. Çizgi romanlarla ya da Dark Knight Rises finalinde hepimizi ağlatan Alfred’le hiç alakası olmayan bir karakter haline getirilmiş. Amy Adams da beni şaşırtmayarak ağlak rol yapma geleneğini devam ettirmiş.

           

Sonuç olarak Batman v Superman son dönemlerde DC’nin elinden çıkan en kaliteli iş. Bir şans verin derim.

  • 7/10
    Yönetmenlik - 7/10
  • 7/10
    Sinematografi - 7/10
  • 6/10
    Kurgu - 6/10
  • 7/10
    Oyunculuklar - 7/10
  • 7/10
    Senaryo - 7/10
  • 7/10
    Kostüm-Dekor - 7/10
6.8/10

Özet

+DC’nin en iyi işi
+Filmin temelindeki fikir
+İlk yarıdaki çekimler
+Wonder Woman hariç kostümler
-İkinci yarıdaki çekimler, efektler
-Wonder Woman, Alfred, Lex Luthor
-İkinci yarıda aceleye getirilen ve çok hızlı gerçekleşen olaylar

Kategori: İncelemeler Film İncelemeleri

Yorumlar

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir